“Günde 5 saatimiz sosyal medyada geçiyor”

AKMER Sabikun Gençlik Çalışmasının düzenlediği ve Sosyal Medya Uzmanı Said Ercan'ın konuşmacı olarak katıldığı "İnternet ve Sosyal Medya Bağımlılığı" konulu söyleşi İstanbul Kağıthane Kütüphanesinde gerçekleştirildi.


“Günde 5 saatimiz sosyal medyada geçiyor” Her ayın son Cumartesi günü gerçekleşen programların bu ayki konuğu Sosyal Medya Uzmanı Said Ercan oldu. Said Ercan’ın "İnternet ve Sosyal Medya Bağımlılığı” konulu sunumu ilgiyle takip edildi.

Söyleşi Sabikûn Gençlik Çalışması adına Muhammed Altun’un selamlama konuşmasıyla başladı. Muhammed Altun, “gençlik bir toplumun tohumudur, gençlik bir toplumun umududur, gençlik bir toplumun kalkış noktasıdır. Bizler, bu duyarlılığı kazanabilme ve çevremize hissettirebilme adına bu dönem söyleşiler serisi düzenlemeye karar verdik. İnşallah her ay birbirinden önemli konu ve konuklarımızla sorunlarımızı ve sorumluluklarımızı konuşabildiğimiz söyleşilerimize siz kardeşlerimizi bekliyoruz.”diyerek Said Ercan’ı kürsüye davet etti.

Said Ercan, sosyal medya yüzünden insanların konuşma yetisini kaybetmeye başladığını söyleyerek başladığı konuşmasında internet ve sosyal medya bağımlılığının günümüzdeki olumsuz yönleri ve yol açtığı tehlikelere dikkat çekti.

“Bağımlılık uyuşturucu gibi bir çeşit hastalıktır”

Sosyal medyanın yararlı olduğu kadar kontrolsüz kullanımının birtakım yan etkilere yol açtığını ifade eden Ercan, “Elektrik, internet ve sosyal medya ile birlikte bir birimize daha çok ulaşılabilir hale geldik, ancak aile içi iletişim maalesef azaldı. Buna dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bağımlılık bir çeşit hastalıktır, yani bir uyuşturucu bağımlılığından çok da farklı değil. Yani birinde bir madde var diğerinde ise soyut bir madde var. Bu yüzden dikkat etmek gerek, bağımlılığa kaçan yerlerde bağımlılığa dur demek lazım, bağımlı olduğumuz uygulamaları silmemiz lazım, bunu saate döküp günlük bir saat bölümü yapmak lazım. Bunları yaptıktan sonra inşallah yavaş yavaş bağımlılıktan kurtulmuş olacağız. Ailelerde sosyal medyayı kullanırken bağımlılığın farkında olarak vakit geçirmeyi öğrenmeleri lazım” dedi.

 “Sosyal medya yüzünden konuşma yetimizi kaybettik”

Günümüzde insanların sosyal medya yüzünden artık konuşma yetilerini kaybetmeye başladığına dikkat çeken Said Ercan, “Sanaldan çok aktif konuşunca, teks tabanlı konuşunca, Whatsapp’tan teks tabanlı konuşunca zamanla konuşma yetimizi kaybetmeye başladık. Düşünün Whatsapp’a sesli ve görüntülü konuşma geldi ama biz hala yazıyoruz. Niye? Çünkü alıştık, konuşmayı unuttuk, konuşma yetimizi kaybettik. Günlük yaşamda konuşurken karşımızdakinden gözlerimizi kaçırıyoruz, heyecanlanıyoruz, ne diyeceğimizi unutuyoruz, kelimeler arka arkaya gelmiyor, konuşma süremiz yavaşladı, hızlı konuşamıyoruz artık. Bunun sonucunda da bu sosyal bir fobiye dönüşüyor, yazmayı tercih ediyoruz. Kendini ifade edemiyor, kendini açamıyor, duygularını gizliyor, mimiklerini kullanamıyor, üzülecek ama üzülme işareti yapamıyor. Çünkü; tüm bunları sosyal medyada bir tıkla yapıyoruz, bir ikonla farklı farklı duygu veriyoruz. Ama şimdi insanlar mimiklerini nasıl kullanacağını bilmiyor, gülmesi, ağlaması sahte hale geldi ve bu sefer gerçek mimiklerini kaybetti. Buda konuşma yetisinin kaybolmasına neden oldu. Artık batıda konuşma kursları açılmış durumda. Yakında her halde Türkiye’de de ücretli konuşmaya gideceğiz her halde. Çünkü insanlar konuşup, dertleşecek arkadaş bulmakta zorlanıyor” diye konuştu.

“Beş dakikada bir telefona bakıyoruz”

Türkiye ortalamasında insanların her 5 dakikada bir dönüp telefonlarına baktıklarını aktaran Ercan, "Bu insanlar sürekli sosyal medya için telefona dönüp dönüp bakıyor. Kullanıcılar her gün ortalama 5 dakikada bir telefonuna bakıyor. Normalde cüzdanımızı kaybettiğimizde bunun yanımızda olmadığını 3 saatte fark ediyoruz ama telefonu kaybettiğimizi 5 dakikada anlıyoruz. Dolayısıyla her 5 dakikada bir telefona bakar hale geldik. Bu çok ciddi bir oran ve bizi dikkat dağınıklığına sevk eden bir orandır. Bugün birçok büyük şehirde çocuklar artık dikkat dağınıklığı sebebiyle psikologlara gidiyor, kendisini veremiyor çünkü aklı hep sosyal medyada kalıyor” dedi.

 “Günde 5 saatimiz sosyal medyada geçiyor”

Her geçen gün sosyal medyada harcanan zamanın giderek arttığına dikkat çeken Ercan, “Resmi rakamlara göre her ne kadar 3 saat olsa da insanlar her gün yaklaşık 5 saatini sosyal medyada harcıyor. Bunun sonucunda da uykumuzdan, değerli zamanımızdan, insan ilişkilerimizden, mesleğimizden, aile ilişkilerimizden, sağlığımızdan ve özel olarak kendimize ayırdığımız vakitten çalıyoruz. Bunların hepsi bir araya geldiğinde her şeyi eksik yaşamaya başlıyoruz. Sosyal medya için çaldığımız bu vakit bizim hayatımızın kalitesini düşürüyor. Onun için daha kaliteli bir hayat yaşamak istiyorsak; sosyal medyayı maksimum düzeyde verimli kullanıp minimum zaman harcamamız gerekiyor. Bu olursa bizim için daha faydalı olacaktır” dedi.

“Sosyal medyada beğenilmeme psikolojiyi bozuyor”

Sosyal medyada beğenilmeme korkusunun insanlarda psikolojik sorunlara yol açmaya başladığına vurgu yapan Uluslararası Sosyal Medya Derneği Başkanı Said Ercan, "Sosyal medyada bir şey paylaştıklarında insanlar hemen ’kaç beğeni oldu, kaç kişi gördü?’ diye bakıyor. Sosyal medyada beğenilme kullanıcıları mutlu ediyor. Beğenilmeme ile karşılaşan kullanıcılarda ise psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor. Sosyal medyada beğenilmeme psikolojiyi bozuyor. Bu defa da kötü bile olsa o şeyi yapmaya eğilim gösteriyor. Yani ucuz, saçma sapan bir şey beğeniliyorsa oda onu yapmaya çalışıyor. Ve daha sonrasında o beğenilme duygusu psikolojik ihtiyaca giriyor. Birisi beğenmediği zaman kendisini kötü hissediyor ve psikolojikmen bir yıpranmışlık, mental yorgunluk ve tüketilmiş sendromuna yakalanıyorlar. Burada en büyük görev aileleri düşüyor. Ve en önemlisi anne ve babanın sosyal medyayı öğrenmesi gerekir. Ailelerin çocuklarını özellikle sosyal medyada daha çok takip edip, kesinlikle başıboş bırakmaması gerekiyor. Onlarla arkadaş olup onları anlamaya çalışmaları ve gerekirse sosyal medyada çocuklarının paylaşımlarını beğenip yorum yapmaları gerekir. Çocuklar aileleri tarafından doğru şekilde kontrol altına alınması durumunda bu tehlike en asgari düzeye indirilmiş olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.